Bulunduğunuz sayfa :

Ana Sayfa >> Editörden >> İhracat Stratejisi Üzerine

İhracat Stratejisi Üzerine

Çünkü bu bir katma değer savaşıdır..

resim
19.01.2013

 

 

 

 

 

İhracat Stratejisi Üzerine

 

Son söyleneceği baştan söylemek gerekirse: İhracat amaç değil araçtır. Amaç, toplumun (değer) ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.

Bir şeyin (değer)i, ona sahip olmaktan doğan tüm hak ve çıkarların toplamı olarak tanımlanabilir.

İnsanoğlu hangi uygarlık düzeyinde yaşarsa yaşasın, ihtiyaç ve isteklerinin karşılanması sorunu ile yaşam boyu uğraşmak zorundadır.

Bu yolda kendi ihtiyaçlarını karşılamak için, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya razı olan kişi, karşısındakilerden göreceli zeka, kurnazlık veya zorbalık üstünlüğüyle bu takas işleminde avantaj sağlamak ister. Yani, ihtiyacının (değer)inden daha az zaman + çaba + para + vd (değer) harcamaya çalışır. Bu aslında bir (değer) değişimi, yani takas işlemidir.

Takas işlemine esneklik kazandırmak amacıyla oluşmuş pazar sisteminde kullanılan para, standardize edilmiş (değer) olup, herhangi bir 1 birim para, o birimdeki paranın ne kadar emek veya üzüm ya da “şey” almaya yeter olduğunun ölçüsüdür.

(Not: Bu standardizasyon sıradan insanlar için olup, aklı, kurnazlığı ya da zorbalığı daha yüksek olanlar için söz konusu değildir. Onların para birimleri ne olursa olsun, 1 birim paraları herkesinkinden “daha fazla eşit”tirler.)J

Buna göre örneğin, ithal etmek zorunda olduğumuz petrolün bedelini ödemek için:

- Ürettiğiniz (değer)lerin ihtiyaç fazlasını vererek satın alacağınız, kabul edilir bir para birimi (yani döviz) ile ya da

- (Değer)i söz konusu bedele eşdeğer olabilen bir mal veya hizmet karşılığında (ihracat).

Alan ve satanların, her iki durumda da bu işlemlerden tek beklentisi vardır: Verdiği (değer)den daha fazlasını almak; en kötü durumda başabaş olmak. Bunun için akıl, kurnazlık ve sopa gibi etkili araçlar kullanılır.

Herkesin bildiği bu ansiklopedik bilginin tekrarlanmasındaki amaç kimseye bir şeyler öğretmek gibi absürd bir amaç olmayıp, en derinde yerleşmiş olduğu için çoğu zaman gözden kaçmaya en yakın olabilen bilgilerin üzerine üfleyip tozları uçurmaktır.

Türkiye’nin sorunu ihracat değil (değer) üretimidir.

Türkiye’ye (değer) kazandırabilecek zenginlikteki ülkeler, fındık, aluminyum tencere, torna tezgahı ya da otomobil üretemedikleri için Türkiye’den ithalat yapmıyorlar. Türkiye, o mal / hizmetlerin o ülkelerdeki (değer)lerden daha düşük (değer) karşılığında –yani döviz geliri karşılığında- ihraç ediyor da onun için..

Böylece, Türkiye’den dışarı bir (değer) transferioluyor. Halbuki bizim (değer) açığımız olduğu için transferin ters yönde olmasına ihtiyacımız var. Bir bakıma ihracat yapıp (değer) kazanmak amaçlanırken, ürünle birlikte (değer)de ihraç etmiş oluyoruz.

Ama, mesela yüksek teknolojili silah (İsrail), domates tohumu (Hollanda) ya da banker (Belçika) ihraç eden bir ülke, (değer) ithal etmiş oluyor. Ne ilginç bir matematik değil mi!

Çünkü bu bir katma değer savaşıdır..

Türkiye iki tür ülkeye ihracat yapabiliyor:

(1) İhtyacı olan (değer)leri üretemeyen ülkelere –ki bu, o ülkeler için bir zorunluktur-. Türkiye bu ülkelere ihracat yaparken az da olsa asılnda (değer) ithal etmiş olur.

(2) İhtiyacı olan (değer)leri üretebilen, ama üretim maliyetleri (=değer) yüksek olduğu için, daha düşük maliyetlerle (değer) üretebilen ülkelerden ithal edip, (değer) ithalini de becerebilen ülkeler.

Zengin ve gelişmiş ülkelere Türkiye’nin ihracatı, ihraç edilen (değer)ler onların maliyetlerinden (değer) düşükse gerçekleşebiliyor.

Bu nedenle de, nominal değeri yüksek olan TL, Türkiye’nin net değer kaybı anlamına geliyor.

Görülüyor ki, ikinci sırada sayılan ülkelerle bir (değer) transferi savaşı yaşanıyor.

Kim ürettiği ürünün maliyetini (-değer) azaltıp, satış fiyatını (+değer) artırabiliyor ve yine de hedef ülke maliyetlerinin altında kalabiliyorsa, Türkiye’ye bir (değer) katıyor.

Böylece oluşan katma değer, düşük (değer) harcayıp yüksek (değer) üretebilmek anlamına geliyor.

Bu ise, üretimin her türlü girdisinin maliyetini (-değer) artıran sorunları çözebildikçe katma değer’in artması demektir. Yani Katma Değer = Sorunlarını Çözebilme Kabiliyeti’ demektir.

Katma Değeri düşük ihracat bir ölümcül sarmaldır..

Bu açıklamalara göre salt ihracat artışı bir hedef olamaz. Düşük katma değerli ihracat, bir ülkenin çeşitli türde (değer)lerini, daha düşük (değer)ler karşılığında takas etmek demektir. Bu sürekli olduğu takdirde ise ölümcül sonuçlar vermesi kaçınılmazdır.

Katma Değer’i kimler üretmeli?

Genel ve o derecede basit kural, Katma Değer (KD) üretim sorumluluğunun her zaman, her yerde, herkesçe ve her bağlamda olduğudur. Örneğin:

- İletişimde KD (değer iletişimi),

- Bilgi KD: Man, Machine, Material, Money, Marketing, Management (6M) girdilerini birbirine bağlayan çekirdek element “bilgi”dir. Bu 7nci element küçük olduğu takdirde diğer 6 element bir önem taşımıyor.

- Güvenlik görevlisi ve KD: Korumakla yükümlü olduğu yere hırsız / uğursuz uğramaması, uğrarsa zarar verememesini en iyi yapabilecek beceri ve bilgiye sahip olunması.

- Yönetim Kurulu Başkanı ve KD: Yönettiği kurumun kaynaklarını en az maliyet ve en çok etkililikte yönetebilme bilgi ve becerisine sahip olunması.

Özetle, KD üretiminden sorumlu olmayan hiç bir yurttaş olmamalıdır. Bir başka deyişle KD üretimi belirli bir sınıfın değil, tüm yurttaşların –kendilerinin ve gelecek nesillerinin- varlıklarını sürdürebilmeleri için zorunlu işlevleridir.

Tüm nüfusu sarmalayan böylesi bir vizyon, bir kişi ya da kurumun işi olamaz. Bunun nasıl gerçekleştirilebileceği kuşkusuz güç ama mümkün bir iştir. Ama ilk adım, bundan daha önemli çok az işimizin olduğunun takdiridir.

Değer üretimi -ihracatı da kapsar- için bir vizyon önerisi..

Cumhuriyet’in kuruluşunun 100ncü yılında, toplumsal rekabet gücü’nün bir ölçüsü olan Rekabet Gücü Endeksi ve İnsani Gelişme Endeksleri’nde ilk 10 sıra içinde yer almak.”

Ya da da daha sembolik bir deyişle “100. yıl’a kadar, sorunlarının çözümü için kurtarıcıya ihtiyaç duymayan bir sorun çözme kabiliyeti düzeyine sahip bir toplumsal yapıya erişmek”.

Bu bağlamda çeşitli ifadeler geliştirilebilir; ama öz, “rakiplerimizle yarışabilecek düzeyde katma değer üretebilecek bir sorun çözebilirliğe erişmek”tir.

14 Ocak 2013 Pazartesi

Tınaz Titiz

 

Alıntı: http://tinaztitiz.com/6159/ihracat-stratejisi-uzerine/

Sayfa başına dön!

Bulunduğunuz sayfa :

Ana Sayfa >> Editörden >> İhracat Stratejisi Üzerine