BN Mesajları

İ.H.Baltacıoğlu ile bir röportaj

Ocak-1959 yılı Yeni Adam dergisine yayımlanan, İ.H.Baltacıoğlu ile yapılan bir röportaj.

resim
04.04.2012

Her zamanki Yeni Adam’dan alıntı yapılan yazıları o günlerin Türkçesi ile yayımlıyoruz.

 

 

 

 

BALTACIOĞLU İLE BİR

KONUŞMA

 

Güneş Gazetesi (Malatya)

Konuşan Hüsnü YURDUSEV

 

Baltacıoğlu, bizde Ziya Gökalp'le açılan fikir alanını geliştirmekle kal­mamış, aynı zamanda kendine özgü, oldukça yeni ve ileri bir düşünce yapı­sı kurabilmiş, seçkin bir düşünür ve sa­nat adamıdır.

Değerli hocamızın Malatya'ya gel­diklerini öğrenince bir sevinç sardı içi­mizi; konuşmak, görüşebilmek isteğiy­le dolduk. Kendisiyle ilk, Bilecik'te 10 yıl kadar önce, bir ara seçiminde gö­rüşmüştük. O günden bu yana geçen bu uzun zaman içinde Sayın hocamızı yine dinç, eskisi gibi bilim istek ve gücünü yitirmemiş, tam bir çalışma sevgisi, çabası içinde bulduk. O zaman büsbütün politik bir maksatla kasaba­mıza gelen sayın hocamız bu defa sa­dece bilim konularında inceleme yap­mak, aynı zamanda konferanslar ver­mek amaciyle Malatya'ya gelmişlerdi. Hafta içinde «Türk milliyetçiliği ve Türk gelenekleri» ve «Yeni nesli nasıl yetiş­tirmeliyiz?» konusunda iki konferans verdiler.

Kendileriyle bir hayli konuşma fırsatı bulabildiğimiz değerli hocamızla, bu arada, türlü bilim konularında, günün olayları üzerinde yaptığımız konuşmayı buraya alıyoruz.

«İçtimai Mektep(1)» te ortaya koy­duğunuz beş eğitim ilkesinin Türkiye okulları, Türk eğitim, öğretimi üzerin­de etkisi ne olmuştur? Bu ilkeler bizde ne dereceye kadar uygulanabilmiştir?

— Türk maarifi, içtimai Mektep prensiplerinden yararlanmamıştır. Ya­rarlanamazdı. Çünkü, yararlanabilmek için bu eserin en aşağı dikkate değer birtakım gerçekler taşıdığına inanma­sı gerekirdi. İnanmamıştır. Yalnız Köy Enstitüleri geniş çapta İçtimai Mekte­bin etkisi altında kalmıştır. Ancak bu enstitüler, talihsizlik yüzünden kazaya uğramıştır.

«Tiyatro» kitabınızın çıkışından bu yana tiyatro anlayışınızda bir de­ğişme ve gelişme olmuş mudur? Aynı şekilde tiyatro anlayışınızın izleri nelerdir? Bu gün bu anlayışta bizde ve ya­bancı ülkelerde tiyatro var mıdır?

— «Tiyatro» adlı kitabımda savun­duğum «Öz Tiyatro tezi» nin Türk tiyat­rosu üzerinde hiçbir etkisi olmamıştır. Ve bu tez, tiyatro gerçeğini çok iyi kavrıyan Ahmet Kutsî Tecer bir yana hiç bir Türk aydını tarafından kavranama­mıştır. Benim 46 yıl önce İstanbul'da

Fındıklı'da Şemsülmekâtip okulunda uyguladığım bu tiyatro anlayışı yıllar­ca sonra Amerikalılarca da benimsen­miş, uygulanmıştır. Ne yazık ki biz bu anlayışı yeni birşey olarak Amerikalı­larda görüyor, öğreniyor ve alkışlıyo­ruz. Tiyatro anlayışında o günden bu yana bir değişiklik olmamıştır. Düşünce ve kanılarım daha ziyade kökleşmiş, yerleşmiştir.

Ertuğrul Muhsin’in Devlet Tiyat­rolarımızın başından ayrılışı yönetici ya da bir sanat adamı olarak bir kayıp bir eksiklik midir?

— Kayıp değildir. Maarif Vekâletinin yaptığı en iyi işlerden birisidir.

Nurullah Ataç üzerine düşünceniz nedir?

— Ataç, İçinde yaşadığımız devrin en yararlı varlıklarından biri idi. Çün­kü tenkidçi idi. Ak ile karayı seçiyordu. Öz Türkçeci idi: Kelimelerin ölüsü ile dirisini seçebiliyordu. Ne yazık ki ma­razî bir kişilik taşıyordu. Nurullah Ataç hem dinli, hem de dinsizdi. Ömrü boyunca bu iki kişiliği birbirini boğdu.

Yakınlarda çıkmış bir eseriniz var mı? Eserinizin sizce önemi nedir?

— Vardır. «Türklerde Yazı Sanatı», İlâhiyat Fakültesi Türk ve İslam Sanat­ları Tarihi Enstitüsü bastırdı. Tükenmek üzeredir. Estetikte en şahsi, en orijinal eserimdir. Yine aynı Fakültenin çıkar­dığı Araştırma yıllığında basılan «Türk San'at Gelenekleri» adlı travay(2)hayatı­mın en şahsî düşüncelerini taşımakta­dır. Son günlerde üzerinde durduğum bir dâva da var. «Bediî duygu, estetik duygu» dediğimiz duyguların bir ba­remini yapmak Üzereyim. Bu anlayış Batının estetik ölçülerini altüst edebilir.

Üzerinde çalıştıklarınız?

— Bir Kur'an tefsiri üzerinde çalışı­yorum.

«Yeni Adam» a Gazetesi eskisi gibi yaygın şekilde okunmuyor. Çıkışı da düzgün değil. Bunun sebepleri neler­dir?

— Devir. Yeni Adam'ın devri değil­dir. Şimdi kimse ona ihtiyaç duymuyor. Fakat ben ona muhtacım. Bir gün gele­cek memleket de ona muhtaç olacak­tır. Çünkü birtakım problemleri çöz­mek istiyecek, çözemiyecektir. Çünkü sosyoloji, psikoloji, pedagoji ve estetik literatürü bunları çözememiştir. O zaman Yeni Adam'da bu meselelerin çö­zümünü bulacaktır.

Sizce bir ülkenin kalkınması için ele alınması gereken en önemli soru­lar (mesele) hangileridir?

— Topluluk hayatında önemli olmıyan hiçbir mesele yoktur. Bence asıl mesele şu sosyal kurumun ya da bu sosyal kurumun önemli, az önemli ya da çok önemli olması değil, sosyal kalkınmanın başlangıcının ne olduğunu bilmektir. Bence Türkiye'nin, sosyal bünyesine erişmiş olan bir ülkenin kal­kınması için ilk şart din kitabı olan Kur'an'ın doğru olarak, herkesin anlayabileceği bir dille Türkçeye çevrilme­sidir. Sosyal vetire şudur: Kuran dili edebiyata tesir eder, millî edebiyat do­ğar. Milli edebiyat politikaya tesir eder, milli devlet doğar. Millî devlet ekonomiye tesir eder, millî endüstri do­ğar. Endüstri yaşayışa, ahlâka ve hu­kuka tesir eder, demokrasi doğar. Ağaç başaşağı dikilmez.

Pedagoji, sosyoloji, psikoloji, sa­nat, tiyatro gibi türlü alanlarda uğra­şıyor, eser veriyorsunuz. Bu bâzılarını şaşırtıyor. Size bunlardan biriyle seslenmek gerekse idi ne diyecektik?

— Ben ne isem oyum.

 

 

Notlar:

 

(1)İçtimai: Sosyal, toplumla ilgili, toplumsal

(2)Travay:iş, çalışma

(3)Vetire: Süreç

 

Yeni Adamdan taranmış sayfa, word formatında : http://www.beyaznokta.org.tr/cms/images/IHB_Rroporta_1959.doc

 

Yeni Adamdan seçkiler : http://www.beyaznokta.org.tr/projelerimiz_YeniAdam

Sayfa başına dön!