BN Mesajları

Kalkınma Ağacının Gövdesi – İ.H.Baltacıoğlu

Kalınma konulu temmuz'1968 den bir Yeni Adam seçkisi

resim
07.06.2012

 

 

 

 

 

 

Kalkınma Ağacının Gövdesi

I.H.Baltacıoğlu

 

Yeni Adam'ı sürekli olarak okuyanlar çok iyi bilirler. Yeni Adam durmayıp kalkınma konunu üzerinde çalışmıştır. Oluz beş yıldan beri toplumca kalkınmanın yolunu yordamını aramıştır. Karanlığı biraz olsun delebilmiş mi bilmiyoruz. Yalnız bunun için durmayıp çalıştık. Bu yazımda kalkınma anlayışıyla ilgili yamuk bir anlayış üzerinde duracağım.

Kalkınma deyince hatırımıza bir tek manivela gelir. Bir ucuna basınca öbür ucunu kaldırmak el­de olduğunu düşünürüz. Sonra hiç [arkında olmıyarak bu manivela ha­valinden doğan kalkınma politika­sını toplum yaşayışında uygulamak isleriz. Bu anlayışın, bu davranışın sonu ne olur, ne olmuştur bi­lirsiniz...

Kalkınmanın felsefesini yapar­ken fizik kerestesi kullanmıyalım kullanacağımız hayal kalkınma de­nilen kamu gerçeğine biraz uygun olsun. Bitki, ağaç denilen bir ya­ratık vardır. Ağaç da bir bakıma in­sana benzer. O da canlıdır: O da tohumdan yetişir, onun da çevresi vardır. O da beslenir, o da hastala­nır. O da gürbüzleşir, sonunda ye­mişini verir.

Şimdi şu açık soruyu soralım. Ağaç beslenmedikçe topraklan, ha­vadan azığını almadıkca büyüyebi­lir mi? Büyüyemez. Ağaç büyümedikçe, çiçek, yemiş verecek bir evreye gelmedikçe çiçek, yemiş vere­bilir mi, üreyebilir mi, yayılabilir mi?

Ağacın kökü var. gövdesi var, çi­çekleri var, yemişleri var. Okadar da değil. Bir de soyu var. toplum­larda da öyle. Bir bakıma toplum­ların da kökü var, gövdesi var, çi­çekleri, yemişleri var.

Toplumların kökü var diyoruz. Bu kök nedir? Bu çok önemli so­runun kısacık karşılığını veriyo­rum: Gelenekleri.  Gelenekleri olmıyan toplumlar insan yığınından, fo­ran kalabalığından başka bir şey de­ğildir. Millet demek yalnız insan yı­ğını demek değil din, dil, zevk gele­nekleri bir olan toplum demektir.

Millet ağacının büyümesine ge­ldim. Bu büyüme nasıl olacak? Gövdesindeki hücrelerin çoğalması ile, sıkışması ile. lyice beslenmiyen, gerektiği kadar azıklanmıyan gövde­ler kütü sonuçlarla karşılaşırlar. Sonunda ölüm bile vardır. Bunu de­mek milletler için nüfusun, nüfus çokluğunun, nüfus sıklığının nekadar gerekli, nekadar önemli olduğu­nu göstermek demektir. Bunu de­mek nüfusun çoğalmasından kork­mayın, doğanları besleme yollarını arayın demektir. Bu kök, bu gövde olduktan, bu kökün bu gövdenin is­tediği yapıldıktan sonra ağacın ye­mişini bekliyebiliriz.

Artık kalkınma konusuna gire­biliriz. Kalkınmanın ikinci şartı gövde ile ilgilidir. Yetecek kadar nüfu­su olmıyan, nüfusu yetecek kadar sık olmıyan millet köy yığını olarak yaşayan, bir türlü şehirleşemiyen milletler kalkınamazlar. Yaşa­ma isteminin, ülkülerin var olması ancak bu nüfus yoğunluğu ile olabi­liyor.

Kalabalık, yoğunluk da her şey, kalkınmanın tek etkeni değildir. Yoğunluğun herhangi yoğunluk değil, arlarında gelenek birliği olan bir toplumun yoğunluğu olmak gerektir. Aralarında bu yoğunluk ol­mıyan toplumlar da kalkınamazlar.

Şimdi kalkınma ağacının tepesine yıkalım. Kalkınma ağacı son işini de görmeli, yemişini vermeli­dir. Bu yemiş nedir? Tarım, tecim, endüstri. Bunları vermiş midir? Vermemişse neden vermemiştir? Bunun tek nedeni verimi dış etken­lerden, böceklerden, hastalıklardan korumasını bilmemektir. Bu koru­ma da sağıtma, eğitme yollarıyla olabilir. İnsan büyütmesini, insan eğitmesini bilmiyen milletler kalkı­namazlar.

Kalkınma işinin şimdiye kadar hiç anlaşılmamış olan bir noktasına geldik. İnancımı açıklıyorum. Kal­kınma yalnız nüfus işi, yalnız birlik işi, yalnız teknik işi değildir.

Kalkınma nüfus, yoğunluk, tek­nik dediğimiz bu üç etkenin araya gelip hep birden çalışmasıyla olabilecek bir bütün işidir. Onun için, kalkınmadan söz açınca endüs­tri ile olacak, eğitimle olacak, dinle. dille, sanatla olacak demek ko­nunun tüm bir varlık olduğunu anlamamaktır.

Yeryüzünde gövde hastalığı, ruh hastalığı, toplum hastalığı diye üç türlü hastalık vardır. Gövde, ruh hastalıkları gibi toplum hastalıkla­rının da iyileştirilebilmesi için ünce teşhis gerektir. Birinci hastalıkları hekimler, ikincileri psikologlar teş­his edebilirler. Üçüncüleri de sosyo­loglar. Politikada bilime dayanmıyan milletlerin cezası sürünmektir. Dünyada bu sosyal gerçeğin tersini gösterecek bir toplum gerçeği yok­tur.

 

 

 

 

Yeni adamdan Seçkiler->Kalkınma Ağacının Gövdesi- Temmuz 1968 - http://www.beyaznokta.org.tr/projelerimiz_YeniAdam

Sayfa başına dön!