Bulunduğunuz sayfa :

Ana Sayfa >> Editörden >> Demokrasi deyince..

Demokrasi deyince..

Demokrasi, toplu yaşamın artan ihtiyaçlarına çözümler üretme süreçlerinde gelişerek ortaya çıkmış yönetim biçiminin adıdır.

resim
23.07.2012

 

 

 

 

Adamın birinin aklına esip de "demokrasi diye bir yönetim biçimi icat ettim” dediği duyulmadığı gibi; demokrasinin, kullanma talimatı (prospektüsü) olan; nerede kurarsan orada işleyen bir aygıt olmadığı; aksine yönelimlerin başarısızlığıyla da kanıtlanmıştır.

Demokrasi, toplu yaşamın artan ihtiyaçlarına çözümler üretme süreçlerinde gelişerek ortaya çıkmış yönetim biçiminin adıdır. Bu yönetim biçiminde, egemenlik halka ait olup; temsilcileri eliyle kullanır. Bu sistemin gelişmişliği, bireylerin katılımcılıkları ölçüsündedir.

İlk insan topluluklarında bir arada yaşamanın kuralları, her konuda kabile reisinin iradesi doğrultusunda belirlenirken; zamanla toplulukların kalabalıklaşması, diğer toplumlarla ilişkilerin, ihtiyaçların ve imkânların çoğalıp çeşitlemesi, toplum yönetimlerinde çok merkezli iradelerin söz sahibi olmasına yol açtı.

Nitekim günümüzün modern toplumlarında bir arada yaşamanın kuralları, çeşitli meslek ve çıkar gruplarının (işçi, işveren, çiftçi, sanayici, yazar, sanatçı, tüccar vb...) çıkarlarını / menfaatlerini dengeleyen "sözleşmelerle" belirleniyor. Anayasalara toplumsal sözleşme denmesi de buna işaret ediyor.

Toplumda çoklu ilişkiler ile haklar ve özgürlüklerin kullanımı ile görev ve sorumlulukların hukukunu, örgütlü bireylerin ve kurumların katılımcılığında ahenkleştiren düzenlemeler demokratik yönetimin temellerini oluşturur. Özgür seçimlerle yönetime gelme ve gitme'nin de bunlarla birlikte sayılması gerektiği açıktır.

Sistemin olanaklarını kendi partisi kazanırsa iyi rejim diye gören ve/ya kişisel / kurumsal / zümresel çıkarlarının egemenliğini sağlamak üzere demokrasiyi araç olarak gören zihniyetin çizdiğimiz çerçevenin dışında kaldığını belirtmek fuzuli olmakla beraber; yaşanan başarısız demokrasi uygulamalarını anlama bakımından yarar umulur.

Kural ne demektir?

Ortak yaşam alanını paylaşarak birarada yaşamak söz konusu olduğunda, tarafların hak ve özgürlükleriyle sorumluluklarının çelişmediği; biri(leri)nin diğerlerinin hak ve özgürlüklerini ihlal etmesini önleyen düzenlemelere ihtiyaç duyulur. Bu düzenlemeler, kurallar bütünü olup; ihlal edilmemesi ve korunması, bir arada yaşayanlar için toplumsal barışın, huzurun ve gelişmenin zeminini oluşturur. Kuralların belirlenmesi ve hukukunun oluşturulmasında tarafların katılımı ve uzlaşısı da varsa, demokratik sistemin işleyişi ve sürdürülebilirliği de sağlanmış demektir. Nitekim kurallarını böylesi süreçlerde belirleyen; çiğnenmesine göz yummadan uygulayan ve kazanımlar ölçüsünde geliştiren toplumların, günümüzün gelişmiş demokratik toplumlar olduğu görülmektedir.   

Dr. Necati SAYGILI

1944 Polatlı doğumlu; Ank. Ün. Fen Fakültesinde Kimya Mühendisliği okudu ve oradan Doktora Derecesine sahip. Fransızca ve İngilizce bilir; evli; biri erkek, biri kız iki çocuk babası ve üç torun dedesidir.

Meslek hayatına 1966 yılında Ankara Nükleer Araştırma Merkezinde araştırmacı olarak başladı. On yıllık araştırmacılık kariyerinde Nükleer Tekniklerin Bilimsel ve Endüstriyel Uygulamaları ile ilgili çalışmalar yaptı.

1975 Yılında Özel Sektöre intisap etti. 25 yıl süreyle aynı sanayi şirketinin değişik kademelerinde, görev aldı ve yönetti. 2000 yılında, Şirketin Genel Müdürülüğü görevindeyken emekli oldu.

2006 Yılına kadar sanayide ürün geliştirme ve yönetim danışmanlığı üzerine serbest çalıştı. 40 yıllık profesyonel çalışma hayatından ayrıldıktan sonra; vaktini toplum sorunlarıyla ilgili çalışmalara katılarak değerlendiriyor.

BNGV Yön.Krl üyesi ve Çağdaş Çözüm Beyaz Nokta Gelişim Derneği Yön.Krl Başkanıdır.

Nasıl oluyor da "gelişmişlik" oluyor?

Kısaca belirtmek gerekirse, çerçevesini çizdiğimiz Kurallara uyulması topluma uzun vadede yarar sağlamaktadır. Bunun tersi bir durum, yani kurallara uymama, toplumun zararına davranış olmaktadır.

Kurum ve/ya bireyi, kural(lar)a uymamaya/ihlal etmeye yönlendiren sebebin kısa vadede bir çıkar sağlama amacı olduğu açıktır. Kamu otoritesi bunu görmez ve/ya göz yumarsa kısa vadede karlı çıkmış olacaktır. Başkalarının da ihlale yönelmesi ve bunun önlen(e)memesi, herkesin kaybetmesi ve toplumun uzun vadeli çıkarlarının yok edilmesi demektir.

Kural ihlali ile kazanım, meşru faaliyet sonucu "üretim" yerine; başkasının ve/ya toplumun aleyhine olacak gayri meşru yoldan sağlanmış olmaktadır. Buradan şöyle bir sonuca varmak yanlış olmayacaktır; bireyler, toplumun uzun vadeli (büyük) çıkarları aleyhine olacak kısa vadeli (küçük) çıkarları peşinde olmamalıdır. Toplumdaki paydaşların kurallara saygı temelinde meşru faaliyetleri ile gerçek değer üretimi, toplumun zenginleşmesi ve refahının yükselmesine yol açacağından herkes kazançlı çıkacaktır.

Hem "demokrasileri" hem de ülkeleri gelişmiş toplumların o durumlarına ulaşmalarında, bu gerçeğin toplumsal bilinçlerine yansımış olması kuvvetle muhtemeldir.

Kurnazlıklarını "akıllılık" sanarak; toplumun ve/ya başkalarının haklarını ihlal edenlerin çoğunluk olduğu ve/ya çoğaldığı; istismarın/kandırmanın marifet sayıldığı toplumların demokrasilerini niye geliştiremedikleri ve niye geri kalmış oldukları anlaşılır olmaktadır.

Yalova, 23 Temmuz 2012

Necati Saygılı

necati295@gmail.com

Sayfa başına dön!

Bulunduğunuz sayfa :

Ana Sayfa >> Editörden >> Demokrasi deyince..