BN Mesajları

Çocuk yetiştirmenin büyük gerçekleri- I. Hakkı Baltacıoğlu

O insan kendi başına kaldığı ve fırsatını bulduğu zaman isteye isteye, seve seve en çok hangi işle uğraşıyor? Bu iş o insanın en çok eğilgin olduğu işdir.

resim
26.10.2012

 

 

 

 

 

Çocuk yetiştirmenin büyük gerçekleri

 Yazan: Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu

 

1 inci Ben – Bu kadar zamandır eğitim işleriyle uğraşıyorsun. Bu kadar kitap yazdın, bu kadar düşündün, bu kadar yazdın. Yarım yüzyıllık denemelerden sonra eğitim işinde inandığın büyük gerçekler var mıdır, nelerdir, söyler misin?

2 nci Ben – Evet, söyleyeyim sana. Eğitim denilen şey, dışarıdan içeriye, zorla olabilecek bir şeydir. İçeriden dışarıya kendi kendine olabilecek bir şeydir. Bitkilerin evrimi gibi o da bir evrimdir.

1 inci Ben – Peki ama, karışmadık, zorlamadık, nasıl olacak bu eğitim? Çocuğu kendi oluşuna, başı boş mu bırakalım?

2 nci Ben – Hayır, ben böyle bir şey demedim, demem de! Çocuğu ister zorla, ister zorlama, ona ister karış istersen karışma, eğitim olmak için onun evrilmesi gerek. Eğer bu evrim olmuşsa eğitim de olmuştur diyorum. Bilmem anlatabildim mi? Bazan bir bakış bile bir insanı uyandırabilir. Bazan da bir bir insanı bozabilir. Görüyor musun eğitim vasıtalarının sonuçlarına, etkilerine göre ölçmek doğrudur diyorum ben.

1 inci Ben – Bu sözlerini kesin olarak anlayamıyorum. Ne demek istiyorsan açık söyle!

2 nci Ben – İki buçuk yaşında bir çocuk günün birinde yiyip dururken çatalını kardeşinin tabağına fırlatıp atar. Sen de kızıp eline bir tokat vurursun. Çocuk ağlamaya başlar. Ne oldu şimdi? Bu kötü işten dolayı sıkılmış mı oldu? Bu işi artık bir daha yapmayacak mı? Hayır, tersine, senin kabalığına, saldırganlığına inandı, bu tokat çok gücüne gitti onun için ağladı.

1 inci Ben – Peki, ne yapmalıydı, sen söyle!

2 nci Ben – Ne mi yapmalıydı? Her şeyden önce çocuğa çatalı attıran sebep ne ise onu aramalıydı. Bu sebep bulunmayınca eğitim olur mu, olmaz. Tıpkı teşhis olmayınca tedavi olmayacağı gibi.

1 inci Ben – Peki ama, bu da çok uzun sürer!

2 nci Ben – Eğitim denilen şey aceleye gelmez. Zaman işi, bekleme, katlanma, dayanma işidir.

1 inci Ben – Desene ki bir çok yaramazlıkların sebebini bilmediğimiz için onları bir türlü tedavi edemiyoruz.

2 nci Ben – Doğru, eğitimcinin psikolog olması da bundan dolayı gereklidir.

1 inci Ben – Bu sebep konusu kadar önemli daha başka konuların var mı?

2 nci Ben – Var elbet. Biri de şu: Çocuğu, genci kendi oluşu dışına sürüklememeli!

1 inci Ben – Bu oluş işinden ben ne anlayayım? Biraz açıklayın bakayım?

2 nci Ben – Çocuklar, kafa işlerine sarkar; fizik, matematik gibi. Çocuklar gönül işlerine sarkar resim, müzik, edebiyat gibi. Onun için ressam olmak isteyeni, ben çocuğumu doktor yapacağım, diye tutturmamalı. Hatta ben sana daha açık söyleyim, sen yabancı değilsin, okumayacak, okumak istemeyen bir çocuğu da zorla okutmamalı. İnsanların yüksek öğrenim almış olan insanlardan hep iyilik gördüğüne dair elimizde bir senet yoktur!

1 inci Ben – Burası güzel ama çocukların Tanrı vergisi olan bu oluşlarını körletmemek için ne yapmalı?

2 nci Ben – Onların istidatlarını yoklayacak işlerle onları uğraştırmalıdır.

1 inci Ben – Ne gibi işler, söylesene!

2 nci Ben – Bahçıvanlığı ele alalım. Bahçe ile uğraşan bir çocuk öz eğlimlerinin ne olduğunu hemen gösterir. Hayalci mi, gerçekçi mi, artist mi değil mi, bir iş üzerinde durma gücü ne derecededir? Yaratma, bulma gücü nedir? Bütün bunları onun çalışmalarından anlayabilirsiniz. Hele oyunları bütün bunları açıktan açığa gösterir. İnsanın öz eğlimlerini öğrenmek için dikkat edilecek en önemli nokta şudur: O insan kendi başına kaldığı ve fırsatını bulduğu zaman isteye isteye, seve seve en çok hangi işle uğraşıyor? Bu iş o insanın en çok eğilgin olduğu işdir.

1 inci Ben – Peki bu dediklerini anladım. Bunlar kadar önemli olarak söyleyeceğin başka bir prensip daha var mıdır?

2 nci Ben – Evet var, tav prensibi diyorum ben ona.

1 inci Ben – Tav prensibi mi dedin?

2 nci Ben – Evet tav prensibi. Türkçemizde “Demir tavında dövülür” diye bir söz vardır ya. Çocuk ta öyle: Çocuk tavında eğitilir. Aşı denilen bir işlem vardır. Aşıların mevsimi de vardır. Bu mevsimde ormanlarda birbirine sürten ağaç dallarının kendi kendilerine aşılandıkları görülmüştür. Çocuğun tavını bulacaksın, huy aşısını o vakit vuracaksın.

1 inci Ben – Peki ama bu zamanı nasıl bulacaksın?

2 nci Ben – Eğitici olanlar bu zamanı çok iyi bilirler.

1957/ 724

 

 

Projeler > Öğrenme devrimi > İsmail Hakkı Baltacıoğlu > Yeni Adam'dan seçkiler : http://www.beyaznokta.org.tr/cms/projectdetail.php?id=27

Sayfa başına dön!