BN Mesajları

BNGV takipçileri sordu, BNGV yanıtladı - 1

Paradigma değişimi mi, toplumsal sorumluluk mu?

resim
22.05.2011

Açıklama:

Zaman zaman gerek gönüllülerimiz gerekse BNyı izleyenlerden gelen soruları ve onlara verilen yanıtları, "BNGV Takipçileri Sordu" başlığı altında bulacaksınız.
Bu yolla, BN vizyonu konusunda derinleşme olacağı öngörülmektedir. Cevaplar her defasında farklı kişilerce verilmiş olabilir.

Bu defaki soruları M.Tınaz Titiz cevapladı.

 

Soru :BNGV hedefleri açısından düşünüldüğünde bir hizmet sunulmalı mı ve bu hizmet hedeflerinin yaygınlaştırılması gerekli mi?

BNGV Cevabı : Birey olarak insanın türünü sürdürebilmesi, kendi başına çözebileceği sorunları çözerek, yalnız başına çözemediklerini ise dayanışma yoluyla çözmesini gerekli kılıyor. Bunu en temel varoluş nedenimizin otomatik –ve hiç iddialı olmayan- bir sonucu olarak görüyorum.

Buna bir itirazınız yok ise "hizmet" denilen ve aslında "dayanışma"dan başka bir şey olmayan kavram ortaya çıkıyor. Bireyler, kendi varlıklarını sürdürebilmek için dayanışmak (yani hizmet etmek) zorundadırlar şeklinde bir sonuca varıyoruz.


"Yaygınlaştırma" ise, bu dayanışmanın gücünü artırmak için gereken bir kavram. İki kişinin dayanışmasının sağlayabileceği güç, üç kişiye göre daha az olduğundandır. Dolayısıyla yaygınlaşması gereklidir.

Soru :Toplumun sorun çözme kabiliyetini yükseltmek için, tek tek bireylere hizmet sunarak sağlama hedefi ne derece gerçekçi?

BNGV Cevabı : Eğer toplumun SÇKni artırmak için tek yol olarak bireyler (mesela üniversite mezunlarına yaptığımız KiGeP veya HDK seminerleri) düşünülmüş ise etki sınırlı kalabilir. Bu durumda tek güvenilebilecek ihtimal, bu kişilerden birilerinin zincirleme reaksiyon denilebilecek bir SÇK iyileşmesi sürecini başlatabilecek durumda / konumda / arzuda bulunabilmesidir.

SÇK artırmak için bir dizi enstrümanın paralel kullanımı düşünülmüş ise (ki BN yaklaşımı böyledir), bir yandan bireylerin SÇKnin artırılması, bir yandan da toplumun aydın olarak nitelenen kesiminde bu sorunun önemli olduğu bilincinin uyarılması sağlanır.

Nitekim bugüne kadarki çabamız bu yolda oldu. “Sorunların İntikamı” isimli son kitap da bu amaçla yazıldı.
 

Soru:BNG Vakfı yurdumuzda bugün yaşayan gönüllü bireye ne gibi tatminler sağlıyor?

BNGV Cevabı :  J.Kennedy'nin bir sözü bu sorunuza cevap olabilir: "Artık bu devlet bana ne verir demekten vazgeçip, ben bu topluma ne verebilirim diye düşünmelisiniz?"

Sorunun tam da en kritik noktasına dokunmuşsunuz. İster genç, ister gri saçlı, tüm ilişkide bulunduklarımın –hadi % birkaçını hariç tutayım- büyük çoğunluğu bu soruyu soruyor ve kendisine –bireysel ve toplumsal olarak varlığını sürdürme yolunda çaba harcamış olmanın onuru dışında- bir çıkar sağlanmadığını görünce kendini geri çekiyor.

www.beyaznokta.org.tr/cms/images/201006071122_BN_Ne_Yapiyor.pdf
  adresindeki 4 sayfalık belgenin son sütunlarında "ne kazanırsınız" konusunda bazı ifadeler var.  Ama yaşamını tamamen -hem de kısa süreli ve dar ufuklu- “al -ver” lere bağlamış bir kişiye ne ifade eder bilemem.

“Sorunların İntikamı” kitabında anlatılmaya çalışılan, bu tür bir yaşam ilkesi (yani al-ver) ile bu toplumun varlığını sürdüremeyeceğiydi.

Soru:Belki, Tınaz Titiz inanç ve kapasitelerinde 3-5 kişi daha olsa Vakıf çevresinde. Toplumsal etkileşim başlatacak bir eşik aşılabilir.

BNGV Cevabı : Eşik aşmak çok kritik bir nokta, maddi desteğimizin daha iyi olduğu yıllarda "ezber" kavramının toplumun kavram dağarcığına sokulmuş olması bir örnektir. Ya da çok iyi kitapların Türkçeye çevrilip yayımlatılması yine o yıllardaki maddi imkânlarımız nedeniyle olabildi.

Eşik kavramı bu denli önemli olsa da bunun "inançlı tek kişilere" bağlanmasının, SÇK düşüklüğünün bir başka tezahürü olduğunu düşünüyorum.

Bu kadar iyi eğitim aldığı söylenen insanımız, nasıl olup da sorunların altlarına (onlara yol açan nedenlere) bakamaz ya da bakmak için gereken kuşkuya sahip olamaz; aklına gelivermiş olanlara sarılıp bir ömrü onlara inanarak geçirebilir. Bu noktada anlamamız gereken bir şeyler var.

Soru:Bundan hareket ile vakıf hizmetlerinin en az o  3-5 kişinin mayalacağı sürece girmesi... Vakfın hizmet ve söylemini yeniden ve yeniden irdelemek ve misyon üzerinde tekrar tekrar durmak, en iyi neyi yapıyoruz?

BNGV Cevabı :En iyi yaptığı şey çevresinde iş kurmak ticarette başarılı olmanın sırrı. Çünkü orada amaç farklı. En iyi yaptığı işi yapmayı, o işin yapılması gerektiği için değil, ticari amaçlara yardım edebilecek en iyi araç olduğu için benimsemek.

Dikkat edilirse Türkiye'de de 60,000 kadarı aktif 120,000 dernek ve 10,000 civarında vakıf var. Bunların içinde "bir şeyleri iyi yapan"lar da mutlaka var.  Ama BURADA MESELE BİRŞEYLERİ İYİ YAPMAK DEĞİL, YAPILMASI GEREKENİ YAPMAK.

http://www.tinaztitiz.com/yazi.php?id=417
 adresindeki yazı bu amaçla yazılmıştı. Bugün yine "bir şeyler yapmak" noktasında mıyız?

Soru:Öncesinde kurucular ve mütevelli heyeti yeniden okumalı külliyatı, bu bireyler Vakfın kazandırabildiklerini, kazanmışlar  ve bitmiş mi?

BNGV Cevabı : Yazınızdaki tüm fikirler çok önemli ama birkaç tanesi yumağın çitişikliğini çözebilecek gibi. Mütevellilerimizin tüm külliyatı okuması gibi bir "ülkü" tabii ki düşünülebilir, ama ondan evvel daha basit bir adım var: BN örgütünün (vakıf+dernekler+duyarlık grupları) varlık nedeni (misyonu) üzerinde mutabık olmak.

Eğer, "Toplumun düşük olan SÇK"ni artırabilecek tekrarlanabilir –yani başkalarınca da uygulanabilecek- projeler üretip uygulamak" misyonu paylaşılmıyorsa, bu durumda tüm süreç durur. Bugünkü sorun da budur.
Bunu nereden çıkarıyorum? Eğer SÇK yetmezliğinin artırılması misyonu paylaşılıyor ise, BN ailesinden (yine o % birkaçı ayrı tutarak) 1 (yazıyla bir) kişinin çıkıp, katıldığı toplantıda, yazı yazdığı gazetede, başkanlık yaptığı meslek örgütünde veya herhangi bir yerde bu konuyu işlemez mi?

Buna karşılık denilebilir ki, "o kişiler misyona inandıkları için değil, sana inanıp güvendikleri için varlar; dolayısıyla herkesin illa ki örgüt misyonunu tam içselleştirmiş olmasını beklemek de yersizdir". Eğer BN, kimsesiz çocukları giydirme derneği ya da okul yaptırma derneği gibi bir şey olsaydı –ki onları küçümsemek için değil, o sorunların kök sorun olmadığını vurgulamak için belirtiyorum- bu sav geçerli olabilirdi.

Misyonumuz, gerçekleştirilemediği takdirde bu toplumun varlığını sürdüremeyeceğini söylüyor. Bu misyon paylaşılmıyor ise dile getirilir, savunulur ve insanların paralarının, emeklerinin, ümitlerinin harcanmasına gerek kalmaz.

Soru:Vakfın hizmet alanından, onlar için sıkıcı olmayan bir güncel ilgi alanı çıkabiliyor mu?

BNGV Cevabı :BNGVnı, insanların hoşlanacakları bir yer yapmak, onları eğlendirmek gibi bir sorunun ne kadar farklı olduğunu, ben buradan ne alırım diyen kişilerin sonuçta hiçbir şey alamadan göçüp gideceklerine yukarıda da değindim.

Dün, bir gözlemim oldu: Evimizdeki –10 yılını doldurmuş- sinekliklerin tamiri için bir usta çağırdım. Usta baktı ve 2 gün içinde yapıp takacağını, x TL alacağını ve eskilerini sökmek için saat 16.00da geleceğini söyledi.
Bunun üzerine aramızda şöyle bir konuşma geçti:

  • Bak ustam, ikimiz de piyasayı biliyoruz. Genellikle bu tür saatler, tarihler verilir ama ondan sonra da çeşitli bahaneler ileri sürülerek sözler yerine getirilmez. Senden ricam, sözünü tutabileceğin bir saat ve tarih ver.
  • Abi rica ederim, bu tür şeyler bizde katiyen olmaz. 15 yıldır ben bu ilkeyi koruyarak bugünlere geldim. 16.00 ve 2 gün diyorsam 16.05 değildir. Ya o saatte ya da erken gelirim. Lütfen beni diğer kişilerle karıştırmayın.
  • Peki teşekkür ederim.
  • ....
  • Saat 17.30. Usta ortada yok. Telefon ediyorum.
  • abi, tam 2 dakikada kapındayım.
  • ..Saat 18.00. Usta geldi.
  • Abi kusura bakma geciktim.
  • ?X&@! (içimden), evet görüyorum (dışımdan)
  • Ama abi, .... oldu da ondan geciktim.

Buraya kadarki konuşma herkesin bildiği bir kalıptır ve hiç ilginç bir yeri yoktur. Esas ilginç olanı, eski sineklikleri söktüğü 1 saat içinde durmadan konuşup söyledikleri.
        - Meğer zamana ne kadar duyarlıymış,
        - Bugüne kadar dürüstlüğü nedeniyle  gelmiş,
        - Birçok aksaklık yanında onun da kırk yılda bir yaptığı kusuru yüzüne vurmak hoş olmamış,
        - Övünme, övünme, övünme ve övünme.

Benim ilgimi çeken nokta burası oldu ve şu sonuca bir kere daha vardım: Bir gerekliliği yerine getirmekte ne kadar ayak sürünüyorsa, onu gerekçelendirmekte o denli becerikli olunuyor.

Soru:Öğrenme Evi bana öyle şeyler kazandırmalı ki, hem kazanırken heyecan eksik olmasın, hem de sonunda kazandırdığı rehber olsun.

BNGV Cevabı :Bir örnek vererek kapatayım. Tam da bu koyduğunuz koşula uygun: İstanbul’da bir deprem bekleniyor. Dünyanın başka yerlerinde insanlar buna iki şekilde hazırlanıyorlar:

  1. Devletin yaptığı hazırlıklarıyla (alt yapı güçlendirme, evlerini güçlendirmek isteyenlere destek, acil durumdaki düzenin sağlanmasının sistem tasarımı vs),
  2. Ve daha önemlisi, insanların dayanışma yolu ile hazırlanmaları. KAF'a benzeyen San Andreas fayı üzerinde bulunan Los Angeles kentinde çıkan LA Times gazetesi, insanların kendi aralarında nasıl dayanışabileceklerini açıklayan bir rehberi gazeteyle birlikte yayımladı.

Biz de Mahalle Dayanışması Projesi adıyla benzer bir proje yaptık. Uzun incelemeye vaktiniz olmayabilir düşüncesiyle sadece hazırlanan rehberin adresini veriyorum: http://www.beyaznokta.org.tr/cms/images/201010201401_Mah-Day-Rehber_Rev3%200_.pdf

 
Bakınız, heyecan ise heyecan, faydaysa fayda. Deprem riski altındaki kentlerimizde (mesela Bursa'da, İzmir'de) uygulanabilir mi? Tabii ki uygulanabilir.

Ama "kendine ne sağlanacağı" konusunda daimi bir pazarlık, sürekli koşul üretme tutumu içinde olan toplumumuzda (İzmir Üniversite örneğinde olduğu gibi) deprem vız gelebilir.


Soru: Ben yine benzer sözlerimle tamamlayacağım; yurdumuzdaki yaşamı ucundan başlayıp, Vakfın dili ile ölçüp yazalım... Çözüm üretmeyelim, sizin dilinizle gözleyip kaydedelim...

BNGV Cevabı :İnşaallah ve maaşallah diyerek, her zamanki gibi sorunları geçiştirebilirsiniz. Ya da bir paradigma değişiminin gerekliliğini görebiliyorsanız, sosyal sorumluluğunuz başlamış demektir. Bu sorumluluğu taşımamak, ifade etmemek, susmak hakkınızdır. Böylesi sessizlikte ne paradigma değişir, ne de ortada sorumluluk duygusu vardır.


 

Sayfa başına dön!